Kara İbrahim Paşa
Avcı Mehmet saltanatında, 15 Aralık 1683 - 18 Aralık 1685 tarihleri arasında iki yıl dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Sarı Süleyman Paşa, Avcı Mehmet saltanatında, 18 Aralık 1685 - 23 Eylül 1687 tarihleri arasında bir yıl dokuz ay altı gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Boşnak Süleyman Paşa olarak da bilinir. Hersek sancağında Prepolye kasabasındandır. Vakfiyede babasının adı Mürüvvet'tir. Sarayda helvacılar sınıfındayken, padişah musahibi Dilsiz Tavşan Ağa'nın hizmetinde bulunup kethüdası olmuştur. 1699'da çavuşbaşı ve daha sonra Fazıl Ahmet Paşa'nın kethüdalığını yapmıştır II. Süleyman saltanatında, 23 Eylül 1687 - 2 Şubat 1688 tarihleri arasında beş ay dokuz gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. II. Süleyman saltanatında, 2 Mart 1688 - 2 Mayıs 1688 tarihleri arasında iki ay bir gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Tekirdağlı Bekri Mustafa Paşa ya da Tekfur-Dağlı Bekri Mustafa Paşa II. Süleyman saltanatında, 2 Mayıs 1688 - 25 Ekim 1689 tarihleri arasında bir yıl beş ay yirmidört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Daha önce de 1683 yıllarında Macaristan'da bulunan Osmanlı kuvvetlerinin Serdarlığını yapmıştır.
Köprülü Fazıl Mustafa Paşa II. Süleyman saltanatında, 25 Ekim 1689 - 19 Ağustos 1691 tarihleri arasında bir yıl dokuz ay yirmibeş gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, 1637 yılında İstanbul'da doğdu. Köprülü Mehmed Paşa'nın ikinci oğlu, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'nın kardeşidir. İkinci Viyana Kuşatmasını izleyen günlerde iş başına getirilmiş, aldığı köklü ve yerinde tedbirlerle İmparatorluğun yıkılmasını geçici bir süre için de olsa durdurmayı başarmıştır.
Sultan İkinci Süleyman ve Sultan Üçüncü Ahmed dönemlerine rastlayan görev süresi sadece iki yıl sürmüştür. Ağabeyi gibi çok iyi bir öğrenim görmüş, kültürlü, zeki, ileri görüşlü bir devlet adamıdır. Müderris olmuş, 1680'de vezir rütbesiyle Silistre valiliği ve Babadağı serdarlığına atanmıştır. Sultan Dördüncü Mehmed'in tahttan indirilmesinde rol oynamış, bu olaydan sonra Kandiye ve Sakız muhafızlığına atanmıştır. Avusturyalıların Serasker Recep Paşa'yı Belgrad önlerinde yenilgiye uğratmasından sonra, devletin her açıdan zor durumda olduğu bir ortamda, 1689 yılında sadrazamlığa atanmıştır.
Sadrazam olur olmaz iç karışıklıkları bastırmakla işe başlayan Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, halkı ezen gereksiz vergileri ortadan kaldırmış, saraydaki değerli eşyaları darphanede paraya çevirerek maliyeyi düzeltmiş ve ordudaki asker sayısını azaltarak orduyu yenilemiştir. Avusturyalıların üzerine yürüyerek Niş, Budin ve Belgrad'ı geri almış, 1691 yılında Slankamen Savaşı'nda şehit düşmüştür. II. Ahmet saltanatında, 19 Ağustos 1691 - 27 Mart 1692 tarihleri arasında altı ay yirmidokuz gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Kadı Ali Paşa oalrakta bilinir, Ohri'lidir. Bahadirzade denilen Ali Paşa medrese tahsili görüp icazet almıştır, İmamlıktan başlayarak bazı nahiyelerde naiplik yapmış daha sonra Koca Halil Paşa ve Köprülüzâde Fazıl Mustafa Paşa'ya intisap ederek kethüdaları olmuştur. 1689 kasımında Yeniçeri Ağası 19 Ağustos 1691'de sadrazam olmuştur. II. Ahmet saltanatında, 27 Mart 1692 - 27 Mart 1693 tarihleri arasında bir yıl bir gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'dan sonra Merzifon'un çıkardığı ikinci sadrazamdır.
Devletin çıkarları için padişaha kafa tutabilmiş dirayetli vezirlerdendir. Canip Ahmed Efendi adında bir defterdarı sürekli yanında bulundururması ve son derece dürüst bir şekilde bütün hesap kitap işlerine baktırmasıyla akıllarda kalmıştır. Bu sayede hazine birkaç ayda toparlanmış, ancak menfaati bozulanlar homurdanmaya başlamışlardır. Şikayetlerin padişah II. Ahmet'e kadar ulaşmasıyla, defterdarın görevinden alınması konusunda ferman çıkmış. Silahtar Tarihi Merfizonlu Hacı Ali Paşa'nın bu buyruğu dikkate almadığını kaydetmektedir.
II. Ahmet aralıklarla birkaç kere daha şifahi olarak isteğini iletmiş, yine dileği yerine getirilmeyince bu defa huzura çağırıp emrini dinlemeyen veziriazamdan sadaret mührünü geri alabileceğini söylemiştir. Merzifonlu Hacı Ali Paşa şu cevabı vermiştir:
"Defterdarın tutumundan kaynaklanan bir zulüm söz konusu olup tahkikat bunu doğrularsa o zulüm ve fenalığı gerçekte kendim etmiş sayılırım. Zira onu o göreve getiren benim. Şayet zulüm ve fenalık kesinleşirse aslında onu görevden almakla yetinilmesi doğru değildir. Bu emanete hıyanettir ve başkaca kişilere ibret olması bakımından ölümle cezalandırılması gerekir. Ancak hünkârım siz bu derecede garez duyan kişilerin sözlerine kulak vermeye devam ettiğiniz takdirde ben kulunuz da hizmet etme gücümü kaybederim. Emanetinizi kullarınız arasında uygun gördüğünüz bir kişiye vermeniz daha münasip olur..."
Ayaşlı İsmail Paşa